28 Mayıs 2016 Cumartesi

ANKARA YENİLENİYOR MU?



27.05.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi


En son Marmara Köşkü’nü yıktık, yenisini yapacağız.
Atatürk Orman Çiftliği’nde, 2-3 yapı kaldı son demlerini yaşayan.
Hacı Bayram’ın, camisi dahil özgünlüğü kalmadı, evler 2014-2015 model artık.
İtfaiye Meydanı tarihe karıştı. İller Bankası’nın dizleri titriyor ha yıkıldım yıkılacağım diye.
İsmetpaşa Mahallesi’nin topu topu kalan 15-20 özgün evi, gün be gün eksiliyor.
Ulus’u, aklına esen yıkıyor, aklına estiğini yapıyor, tarihi dokusuyla ilgisiz yapılar çöplüğüne dönüştürüyor.
Hamamönü’nün önemli bir kısmı, Hamamarkası’nın neredeyse hepsi tarihi değil artık, yıkılıp yeniden yapılıyor. Ulucanlar’la arasında kalan eski Ankara evleri de teker teker aradan eksilmeye başladı.
Mebusevleri’nde yaklaşık 20, Yenimahalle ve Bahçelievler’de iki elin, Gazi Mahallesi’nde 4 elin parmakları kadar ev kaldı o mahallenin özelliği olan.
Bağevlerinin semti Keçiören’de kalan 10-15 bağ evinin 4-5’i can çekişiyor, 2 restorasyon dışında gerisi, yepis yeni yenilendi.
Çankaya’da kalan 4-5 bağevinin ilk haliyle ilgisi yok, Saraçoğlu Mahallesi de topun ağzında.
Atatürk Bulvarı’nda, bir dönemi simgeleyen 4-5 bina kaldı.
Kale’deki ilk düzenleme adımları da yıkarak yapma biçiminde atılıyor. Bir de Kale’nin üstüne yükseldiği kayalığı yapay kaya dokusuyla kapladık mı, al sana sıfır kilometre tarihi şehir!
Ytong tuğladan eski Ankara evi

Kendiyle başlatıyor tarihi
Çok örnek var çok. Yakında 4 bin yıllık yerleşim işaretleri bulunan, 2 bin 700 yıldır düzenli şehirleşmeye geçen başkenti,  son model bir şehre çevireceğiz. İster kendi tarihimizin ister başka kültürlerin eseri olsun, yeniliyoruz her şeyi. ‘Kentsel dönüşüm’ü, gecekondu ve izbe bölgeler için yapılacak diye anlamıştık biz ama toptan yeniliyoruz galiba Ankara’yı. Altı dökülen, üstünü yenilediğimiz Ankara...

Atatürk Orman Çiftliği’nde yıkılan Marmara Köşkü’yle bir kez daha hatırlamış olduk; aynı kendi tarihimizi çocuklarımıza anlatamadığımız gibi, tarihi olan eserlere de sahip çıkamıyoruz biz. Herkes, kendiyle başlatıyor tarihi.

Son çare tüketilmeden yıkılamaz
Tesadüfen öğrendik Marmara Köşkü’nün yıkılışını. Kültür ve Turizm Bakanlığı köşk için “Orijinalliği bozulmuştur” demiş, restorasyon için Ankara 1 Numaralı Koruma Bölge Kurulu’na başvurmuş, Kurul statik rapor istemiş, ODTÜ’lü hocalar statik açısından restorasyonu riskli bulmuş ve köşkün yıkılıp yeniden yapılmasına karar verilmiş. Araya mahkemeler girmiş, sonunda yıkılmış, yıkıldıktan sonra da tesadüfen bizim haberimiz olmuş.

Mimarlar, Kültür Bakanlığı’nın 660 Sayılı İlke Kararı’nı, Şehir Plancıları, uluslararası anlaşma olan Venedik Tüzüğü’nü hatırlattı. Özeti; bu tür bir yapıyı, son çare tükenene kadar öyle kolay kolay yıkamazsınız, yıkarsanız Türkiye’de, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca suç işlemiş olursunuz. Aslolan sonuna kadar özgün, tarihi olanı korumak yani. Adı üzerinde; tarihi ve bir eser, yıkarsanız yeni oluyor.

Kurul’dan kim koruyacak?
Şu Ankara 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da Kale içine yapılan havuzlara kimin izin verdiğini yanıtlayamayan, yine Kale içinde ve tarihi bölgelerde çivi çakılamayacak, aynı Marmara Köşkü’ndeki gibi restore edilmesi gereken eski yapıların yıkılıp yeniden yapılmasını seyreden Kurul mu acaba? Koca koca özgün konakların yıkılmasını, çoğunda plana da uyulmayan ytong konakların yapılmasını seyreden Kurul mu? E Koruma Kurulu’ndan Koruma Kurulu lazım o zaman Ankara’ya.

Evet Ankara yenileniyor, yepis yeni bir tarihi şehrimiz oluyor maşaallah. Tarihi olmayan tarihi şehri icat ediyoruz. Dünya da tek, gözler nasıl dayansın da pınarları yaşarmasın!

Hiç yorum yok: