4 Şubat 2017 Cumartesi

İLLER BANKASI’NDA KEPÇEDEN ÖNCE TALAN



03.02.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Söyleneceği söylemiş, içimizi dökmüş, ‘Kepçe İllerBankası’nı Yıkar’ demiştik ama vicdan elvermiyor işte ödüllü, yerli, modern ve özgün bir mimari eserin izbe gecekondu gibi yıkılışını izlemeye. Gözünüzün içine baka baka, talan ‘edilişi’ diyemeyeceğiz ‘ettirilişi’ni izlemek çok acı. “Benim için değersiz” diyorsunuz kendi eseriniz için. E bu kadar kolaysa yerine konan da diğerine değersiz olur kıymet bilmeyi bilmediğiniz için. Ulus’u, bu değerbilmezlik çıkarmadı mı Ulus’luktan?

Devletin binası
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 1 Şubat Çarşamba günü bir basın toplantısı düzenledi ve İller Bankası’nın tahrip de denmez, talan edilişinin görüntülerini paylaştı kamuoyuyla. Mimarıymış gibi cızladı içimiz. Son zamanlarda ortalarda çok dolaşan bir kavram var ‘vandallık’ diye, işte vandallık, eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkma düşünce ve davranışı demek sözlükte. Tam da böyle oluyor bir süredir; sorgusuz sualsiz, sessiz sedasız mimari eserler yıkılıyor, yok ediliyor Ankara’da.

Borular sökülmüş, lambri kaplamalar sökülmüş, camlar kırılmış, doğramalar, kapılar, çok şık pirinç aksesuarlar gitmiş, tavanlardaki havalandırma kanalları kırılarak çıkarılmış, alçı süslemeler kırılmış... 8 Kasım 2016’daki yazımızdan bugüne tanınmaz hale gelmiş bina. Devletin binası burası, hala sorumlu olduğu ve talan edilen.
Hangi birini sorgulayalım?
Modern Türk mimarlığının en önemli kişiliklerinden Seyfi Arkan’ın 1937 yılında tarihli ödüllü eserinin tescilinin kaldırılmasını mı..
Yerliliği, modernliği ve özgünlüğüyle  mimarlık derslerinde okutulan bu binaya yapılan muameleyi mi..
Belki pek çok parçası korunabilecekken talan edilişini izleyen bürokratları mı..
İşin cami yaptırma-yaptırmama tartışmasına çekilişini mi..
Ya da başkentin, simgelerinden birini kaybedişini mi..
Hangi birini sorgulayalım?

Yıkılma kararı bir değerbilmezlik göstergesi de gecekondu talan edilircesine müsaade edilen hoyratlık, binayı bu yolla fiilen kullanılmaz hale getirmek, kaldı ki bir de mahkemesi var henüz sonuçlanmamış... Sözlük anlamını söyledik işte; vandallık değil de nedir bunun adı?
Geriye ne kalıyor?
İller Bankası binası, yıkılmaması gereken değerli bir eserdi. Simge olarak İller Bankası kendi eserini bir amaca yönelik koruyabilirdi aslında ama değilse ihtiyacı olan birçok resmi kurumdan birine verilebilirdi kullanması için. Canının istediğini, bir değer ölçüsü olmadan yıkmak nedir efendim? 

Hep söyledik; “Değer vermeyene, değer verilmez” diye. Simgeleriyle bir başkentin tarihi yok ediliyor. Kişiliksiz semtler, tarihi tahrip edilmiş bir Ankara bırakıyoruz geriye.

Hiç yorum yok: